Kolon kanseri, sindirim sisteminin son kısmı olan kalın bağırsağın kolon adı verilen bölgesinde başlayan anormal hücre büyümesidir. Kolon, sindirim sisteminin ilk ve en uzun bölümüdür ve vücudun yiyecekleri sindirmesi için önemlidir.
Genellikle yaşlı yetişkinleri etkileyen kolon kanseri, her yaşta ortaya çıkabilir. Genellikle kolon içindeki küçük hücre kümeleri olarak başlayan poliplerden kaynaklanır. Polipler genellikle kanserli değildir, ancak bazıları zamanla kansere dönüşebilir.
Polipler genellikle belirti göstermezler, bu yüzden doktorlar düzenli tarama testleriyle kolondaki polipleri kontrol etmeyi önerirler. Poliplerin tespit edilip çıkarılması, kolon kanserinin önlenmesine yardımcı olabilir.
Kolon kanseri gelişirse, bir dizi tedavi seçeneği bulunmaktadır. Bunlar arasında cerrahi müdahale, radyasyon tedavisi, kemoterapi, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapi gibi ilaç tedavileri yer alır.
Kolon kanseri bazen kolorektal kanser olarak da adlandırılır ve bu terim, kolon kanserini ve rektumda başlayan rektal kanseri kapsar.
Kolon Kanseri Neden Olur?
Kolorektal kanser genellikle kolon veya rektumun iç zarında başlayan poliplerden kaynaklanır. Bu poliplere "adenomatöz polipler" (adenomlar), "hiperplastik polipler", "inflamatuar polipler", "sapsız serrated polipler (SSP)" ve "geleneksel serrated adenomlar (TSA)" dahildir.
"Blog yazımızın altındaki yorum bölümüne sorunuzu yazdığınızda, cevabımızı size e-posta olarak göndereceğiz!"
Adenomatöz polipler:
Bu polipler bazen kansere dönüşebilir ve bu nedenle kanser öncesi durum olarak kabul edilirler. Tübüler, villöz ve tübülovillöz olmak üzere üç farklı türü vardır.
Hiperplastik polipler ve inflamatuar polipler:
Genellikle kanser öncesi değillerdir, ancak büyük hiperplastik polipleri olan kişilerde kolorektal kanser taraması için daha sık kontrol önerilebilir.
Sapsız serrated polipler (SSP) ve geleneksel serrated adenomlar (TSA):
Bu polipler genellikle adenomlar gibi tedavi edilir çünkü kanser riski daha yüksektir.
Bir polipin kansere dönüşme olasılığını artıran faktörler arasında, polibin büyüklüğü (1 cm'den büyük), sayısı (3'ten fazla), ve çıkarıldıktan sonra displazi görülmesi bulunmaktadır. Displazi, hücrelerin anormal göründüğü ancak kansere dönüşmediği bir durumu ifade eder.
Kolon ve Rektumdaki Kanser Türleri
Adenokarsinom: Kolorektal kanserlerin çoğu bu türdendir. Bu kanserler, kolon ve rektumun içini yağlamak için mukus üreten hücrelerde başlar. Doktorlar genellikle kolorektal kanserden bahsederken bu türden bahsederler. Bazı adenokarsinom alt tipleri, taşlı yüzük ve müsinöz gibi, diğer alt tiplere göre daha kötü bir prognoza sahip olabilir.
Karsinoid tümörler: Bağırsaktaki özel hormon üreten hücrelerden başlarlar.
Gastrointestinal stromal tümörler (GIST'ler): Kolon duvarındaki Cajal'ın interstisyel hücreleri adı verilen özel hücrelerden başlarlar. Bazıları iyi huyludur ve kanser değildir. Sindirim sisteminin herhangi bir yerinde olabilirler, ancak kolonda nadirdirler.
Lenfomalar: Bağışıklık sistemi hücrelerinin kanserleridir. Genellikle lenf düğümlerinde başlarlar, ancak kolon, rektum veya diğer organlarda da olabilirler.
Sarkomlar: Kan damarlarında, kas tabakalarında veya kolon ve rektum duvarındaki diğer bağ dokularında başlarlar. Kolon veya rektum sarkomları nadir görülürler.
Kolorektal Kanser Nasıl Yayılır?
Kolorektal kanser, bir polipte kanser oluştuğunda, zamanla kolon veya rektum duvarına doğru yayılabilir. Kolon ve rektum duvarı, birçok katmandan oluşur. Kanser genellikle en iç katman olan mukoza bölgesinde başlar ve diğer katmanlardan dışarı doğru büyüyebilir.
Kanser hücreleri duvarda bulunduğunda, kan damarlarına veya lenf damarlarına (atık ve sıvı taşıyan küçük kanallar) doğru ilerleyebilirler. Buradan yakındaki lenf düğümlerine veya vücudun uzak bölgelerine yayılabilirler.
Kolorektal kanserin evresi (yayılma derecesi), duvarda ne kadar derin büyüdüğüne ve kolon veya rektum dışına ne kadar yayıldığına bağlı olarak belirlenir.
Kolon Kanseri Belirtileri
Kolon kanseri belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir ve ilk başta belirtiler görülmeyebilir. Ancak ortaya çıktıklarında, genellikle kanserin büyüklüğüne ve kalın bağırsağın hangi bölgesinde olduğuna bağlı olabilirler.
Kolon kanseri belirtileri şunlar olabilir:
Bağırsak alışkanlıklarında ani değişiklik, örneğin daha sık ishal veya kabızlık.
Rektal kanama veya dışkıda kan görülmesi.
Karın bölgesinde sürekli kramp, gaz veya ağrı hissi.
Bağırsak hareketi sonrasında bağırsağın tam olarak boşalmadığı hissi.
Sürekli zayıflık veya yorgunluk hissi.
Nedeni açık olmayan kilo kaybı.
Kolorektal Kanserin Risk Faktörleri
Kolorektal kanserin gelişimi için belirlenmiş tek bir risk faktörü yoktur; kalıtım, çevresel ve yaşam tarzı faktörleri hepsi rol oynar.
Araştırmalar, erkek cinsiyetinin ve yaşın ilerlemesiyle artan risk arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermektedir. Erkeklerde, kolorektal kanser gelişme riski kadınlara göre yaklaşık olarak 1,5 kat daha yüksektir.
65 yaş ve üstü kişilerde kolorektal kanser teşhisi konma olasılığı, 50-64 yaş arasındaki kişilere göre neredeyse üç kat daha fazladır ve 25-49 yaş arasındakilere göre ise yaklaşık 30 kat daha yüksektir.
Ortalama olarak, kolon kanseri için teşhis yaşı erkeklerde 68, kadınlarda 72 iken, rektum kanseri için ise her iki cinsiyette de ortalama yaş 63'tür.
Kolorektal Kanser Araştırmalarında Yeni Neler Var?
Kolorektal kanser alanındaki araştırmalar sürekli olarak devam etmektedir. Bilim insanları, kolorektal kanserin nedenlerini ve önleme yöntemlerini, kanserin erken teşhis edilmesinin daha etkili yollarını ve tedavi seçeneklerini iyileştirmenin yollarını araştırmaktadırlar. İşte son araştırmalardan bazıları:
Kolorektal kanser riskinin azaltılması
Birçok çalışma, kolorektal kanserin nedenlerini anlamaya odaklanmıştır. Bu çalışmaların umudu, yeni önleme yöntemlerinin keşfedilmesine yol açmaktadır.
Bazı araştırmalar, belirli diyet türlerinin, besin takviyelerinin veya ilaçların kolorektal kanser riskini azaltıp azaltamayacağını araştırmaktadır.
Örneğin, birçok çalışma aspirin gibi ağrı kesicilerin kolorektal kanser riskini azaltabileceğini göstermiştir, ancak bu ilaçların ciddi yan etkileri olabilir. Araştırmacılar şu anda, kolorektal kanser riski yüksek olan belirli insan grupları için faydaların risklerden ağır basıp basmadığını anlamaya çalışmaktadırlar.
Kolorektal kanserin erken teşhisi
Kolorektal kanserin erken teşhisi konusunda, doktorlar kan testleri gibi yeni tarama yöntemleri üzerinde çalışarak ve mevcut olanları geliştirerek daha etkili yollar aramaktadır. Araştırmacılar, hangi test veya tarama planının en iyi sonucu vereceğini belirlemeye çalışmaktadırlar.
Ayrıca, bilinen rutin tarama testlerinin bu kanserden ölümlerin sayısını azaltmada etkili olduğunu insanlara anlatma ve bu testleri yaptırmaları konusunda teşvik etme yollarını araştırmaktadırlar.
Kolorektal kanser hücrelerinin test edilmesi
Kolorektal kanser hücrelerinin test edilmesi konusunda, tüm kanserlerin aynı olmadığını biliyoruz. Araştırmacılar, kolorektal kanserler arasındaki farklılıkları belirlemek için kanser hücrelerindeki genetik veya protein değişikliklerini inceliyorlar.
Bu çalışmalar, kolorektal kanserin büyüme ve yayılma mekanizmalarını daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.
Ayrıca, hangi kanser türlerinin belirli tedavilere daha iyi yanıt verebileceğini ve tedaviden sonra nüks etme olasılığının hangi kanserlerde daha yüksek olduğunu belirlemeye yardımcı olabilir. Bu şekilde, daha kişiselleştirilmiş ve etkili tedavi seçenekleri geliştirilebilir.
Tedavinin planlanmasına yardımcı olacak moleküler testler
Tedavinin planlanmasına yardımcı olacak moleküler testler konusunda, bazı kolorektal kanserlerde kanser hücrelerinin belirli genlerinde veya proteinlerinde, nasıl büyüdüklerini ve belirli kanser ilaçlarına ne kadar iyi yanıt verebileceklerini etkileyebilecek değişiklikler olabilir.
Kolorektal kanser teşhisi konulduğunda, bazen kanser hücreleri üzerinde belirli gen veya protein değişikliklerini aramak için biyobelirteç olarak adlandırılan laboratuvar testleri rutin olarak yapılmaktadır. Bu biyobelirteç testlerinin sonuçları, belirli ilaçların kişiye yarar sağlayıp sağlamayacağını göstererek tedavi seçeneklerini etkileyebilir.
Bazı biyobelirteçler artık rutin olarak test edilmekte ve diğerleri de kolorektal kanser tedavisini iyileştirmeye yardımcı olup olamayacaklarını belirlemek için incelenmektedir.
Kanda kanser hücreleri veya DNA aramak için yapılan testler
Kanda kanser hücreleri veya DNA aramak için yapılan testler, araştırmacılar tarafından kolorektal kanseri olan bireylerin kanında genellikle kanser hücreleriyle birlikte kansere ait DNA parçalarının da bulunduğunu tespit etmiştir. Kanın alınması ve kanser (hücreler veya DNA) için test edilmesi bazen sıvı biyopsi olarak adlandırılmaktadır.
Araştırmacılar şu anda sıvı biyopsi örneklerinin, tümör örneklerinin test edildiği gibi, tedaviyi yönlendirmeye yardımcı olmak için belirli gen veya protein değişiklikleri açısından test edilip edilemeyeceğini incelemektedir. Bu tür bir test, kan örneği almanın, genellikle bir tümör parçasını çıkarmaktan çok daha kolay olduğu durumlarda faydalı olabilir.
Kanda tümör hücreleri veya DNA için testlerin başka kullanımları da vardır. Örneğin, bazı yeni testler hastanın kanında dolaşan tümör DNA'sını (ctDNA) aramaktadır. Bu tür testler, ameliyat sonrası gibi bazı durumlarda kanser hücresi kalıp kalmadığını belirlemek için yararlı olabilir. Ancak bu testlerin yararlılığı konusunda hala tartışmalar devam etmektedir.
Araştırmacılar ayrıca tedavi tamamlandıktan sonra kanserin nüksettiğini belirlemede ctDNA testinin yararlı olup olamayacağını incelemektedir. Bu tür bir testin, nüksü diğer görüntüleme testlerinden daha erken tespit edebileceği umulmaktadır. Ancak, bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Kolorektal Kanser Tedavisi
Kolorektal kanserde Cerrahi Yöntem
Cerrahlar, kolorektal kanserlerin tedavisinde kullanılan ameliyatları geliştirmeye devam etmektedir. Bununla birlikte, deriyi kesmeden anüs yoluyla yapılan rektum kanseri ameliyatı da incelenmektedir.
Bir diğer araştırma hedefi, organların korunmasıdır, yani vücudun normal işlevlerinin sürdürülmesidir. Örneğin, doktorlar rektal tümörü küçültmek için kemoterapi uygulandıktan sonra ameliyatın en uygun zamanlamasını ve her hastada en iyi yanıtı nasıl alacaklarını araştırmaktadırlar.
Bazı durumlarda, kolorektal kanser tekrarladığında peritona (karın boşluğunun ve karın içindeki organların ince astarı) yayılabilir. Bu kanserlerin tedavisi genellikle zordur. Cerrahlar, hipertermik intraperitoneal kemoterapi (HIPEC) adı verilen bir prosedür üzerinde çalışmaktadır.
Bu prosedürde, karındaki kanserin çoğunu çıkarmak için ameliyat yapılır ve daha sonra karın boşluğu ısıtılmış kemoterapi ilaçlarıyla yıkanır. Bu yöntemin, kemoterapiyi kanser hücreleriyle doğrudan temas ettirerek etkili olabileceği düşünülmektedir. Ancak, hangi hastalara yardımcı olabileceğini belirlemek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
Karaciğere yayılan ve ameliyatla alınamayan kolorektal kanser için bir diğer çalışılan prosedür hepatik arteriyel infüzyon kemoterapisidir (HAIC). Bu prosedürde, karaciğerdeki kanseri besleyen kan damarına bir pompa veya port yerleştirilir ve doktor, doğrudan karaciğere salınan ve kanser hücrelerini öldürmeye yardımcı olan kemoterapi ilaçlarını pompaya koyar. HAIC genellikle sistemik kemoterapi ile birlikte verilir ve en uygun adayları belirlemek için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.
Kolorektal kanserde kemoterapi
Kemoterapi, kolorektal kanser tedavisinin önemli bir bileşenidir ve doktorlar sürekli olarak bu tedaviyi daha etkili ve daha güvenli hale getirmeye çalışmaktadır. Klinik çalışmalarda şu yöntemler test edilmektedir:
Yeni kemoterapi ilaçlarının veya diğer kanser türlerinde kullanılan ilaçların kolorektal kanser üzerindeki etkilerinin test edilmesi.
Bilinen etkili ilaçların bir araya getirilerek kolorektal kansere karşı daha iyi sonuçlar alınıp alınamayacağının araştırılması.
Kemoterapiyi radyasyon tedavisi, hedefe yönelik tedaviler ve/veya immünoterapi gibi diğer tedavi yöntemleriyle birleştirerek en etkili kombinasyonun belirlenmesi.
Kemoterapinin yan etkilerinin belirlenmesi, önlenmesi ve tedavi edilmesi için daha iyi yöntemlerin araştırılması.
Kolorektal kanserde hedefe yönelik tedavi
Hedefe yönelik tedavi ilaçları, standart kemoterapi ilaçlarından farklı bir şekilde çalışır. Bu ilaçlar, kanser hücrelerinin normal hücrelerden farklı olan belirli kısımlarını hedef alır. İlerlemiş kolorektal kanseri tedavi etmek için birkaç hedefe yönelik terapi ilacı zaten mevcuttur.
Araştırmacılar, bu ilaçların en iyi şekilde nasıl kullanılacağı konusunda çalışmalarını sürdürmekte ve yeni hedefe yönelik ilaçlar araştırmaktadır.
Yayılmış ileri kolorektal kanser vakalarının çoğu, artık belirli genlerdeki (veya kodladıkları proteinlerdeki) mutasyonlar (değişiklikler) açısından test edilerek, hedefe yönelik ilaçların tedavi seçenekleri olup olmadığını belirlemek için incelenmektedir.
İlginizi Çekebilecek Diğer Blog Yazılarımız
Bu Yazıyı Faydalı Buldunuz mu?
0%Evet
0%Hayır (Lütfen Sorunuzu Yazın)
Daha fazla bilgi için siz de sorunuzu bizimle paylaşabilirsiniz! 🌟
Eşim Volkan 48 yaşında nisan ayında rektum kanseri teşhisi konuldu 1 evre denildi Nisan 24'te ameliyat oldu. Doktorumuz zor bir ameliyat olduğunu ama güzel geçtiğini söyledi ameliyat sonrasında ışın tedavisi için karar veremediler gerek var mı yok mu diye sonrasında gerekli görüldü ve 28 gün ışın tedavisi aldı eşim. Çok zorlu bir tedaviydi yani WC sık çıkmaları vardı her hafta kan tahlilleri yapıldı ve hepsi temiz çıktı tedavi bitince onkoloji doktorumuz kemoterapi hapına başladı 500 miligram sabah ve akşam 4+4 başlandı. (XELTABİN). 2 HAFTA KULLANIM BİR HAFTA ARA YİNE KAN TAHLİLİ VERİYORUZ 2 HAFTADA BİR SONUÇLAR HEP NORMAL ÇIKIYOR BU İLAÇLARI KULLANIM SIRASINDA DA WC SIK ÇIKMA (yani günde 10 kereden fazla 20 ye yakınçıkma) devam ediyor bunun üzerine doktor…
Merhaba Hocam,
Eşim 26 Eylül’de rektal kanser için bir ameliyat geçirdi. İlk başta her şey yolunda görünüyordu, ama 1 Ekim’de ateş ve titreme başladı. Yapılan tetkiklerde anastomoz kaçağı olduğu ortaya çıktı ve acil ameliyatla bu düzeltildi, ayrıca ileostomi yapıldı. Daha sonra hastanede Enterobacter cloacae enfeksiyonu gelişti ve 10 gün daha hastanede kaldı.
10 Ekim’den beri evde, ancak çok şiddetli kuyruksokumu ağrısı çekiyor (10 üzerinden 8 şiddetinde). Ağrı yüzünden sadece 15 dakika kadar yürüyebiliyor ve duş almak gibi günlük işleri yapması bile onu acı içinde bırakıyor. Yatabilmek ve rahatlayabilmek için sürekli ağrı kesici kullanmak zorunda kalıyor.
Benim endişem, bu ağrının hiç azalmaması ve hatta daha da kötüleşmesi. Ameliyattan sonra pelvik bölgede şişlik olabileceğini anlıyorum, ama 2 hafta geçmesine rağmen biraz iyileşme…